Siyah beyaz bir filmdi bu ve ben görünmeyen bir yıldız oldum sıramı beklemekten morarıcasına dondum.
Kemiklerimde buz kokusu hakimken, sen
arkanı dön ben sırılsıklam titrerken.
Kilitlenirken boğazıma aldığım
o son nefes, boğazımı kes ve ılık bir rüzgar gibi es bu kuytu odama kon, penceremde
bir kuş ol sonra sol, çiçek misalı mis kokan bir mevsim ol hayatı
kokla bol, yok ki beleş rol yoktu bizde sağ sol, düşüncelerle akla
kazınan mantık yalnız alkol.
Elimde bir tabanca gözüm
kara, sonum bilinmeyen bir boşluk olsa kimdi kara delik zamanda?
Kanımda gezinen onca zehire bak
sigaramı yak ve kafana tak bu adamı sonra çek içine tüm tracklerini.
Gör önemsiz bir şahsiyetin yapabilceklerini,
huzurdan mahrum olsamda sunabileceklerimi.
Onca sancı varken ve bunca derde mesken bu adamın o kadar sorunu söyle sence çok mu erken?
Her beden muaftı kendi
boşluğunda belki mozz düşünmez oldu yarına yolunu seçiverirken.
Duyduğun o her bir kelimeninde vardır ardı tıpkı perde arkasında sahne bekleyen sanaçtı mizahın iç yüzünde
saklı onca sancı varken gülen simalarda gördüğüm o mistikal matem.
Madem yazılmış kader söyle
kim siler, kimsecikler umursamazken rapimi kim dinler, durdurur
zamanı kahpe izlenimler felek tekerlek dünya ise beyhudeye döner.
Sözüne güvenip gözüne yanıtlandı
tüm sualler.
Benki aleminde bir cevabım ondan
evvel.
Harabeler mekanım dergahım buysa
eğer son sözümdür kitabım uğrunda ölmeye değer.
Seher vakitlerinde toz pembe
gökyüzüm gibi yalanlar anlattılar geçmişe gider misali emsali
olmayan sokakların dilinde bir şiirsem kilidimi çöz ve kır bu zinciri
kurtar bedenimi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder